Kısmen evet. Peki gerçek hayatımıza nasıl uygularız? “Ölçmediğini değerlendiremezsin” gibi klişe laflar etmeyecek, gerçek bir anektod vereceğim. Üniversitede okurken belediye otobüsüyle okula gidip gelirdim. Ev biraz uzak, yolculuk 45-50 dk sürerdi. (Adana için çok çok büyük bir zaman ;)). Benim durağıma geldiğinde otobüs hınca hınç dolu olurdu. Bırakın oturacak yer bulmayı ayakta bile zor dururduk. Ama ne zaman Adanamızın meşhur Baraj Yolu caddesine girer otobüs o zaman inmeye başlardı yolcular. Bi süre sonra kimin hangi durakta ineceğini gözlemler oldum. İnecekleri durakları bilirsem oraya doğru yanaşır ve boş koltuğa ilk ben otururdum çünkü. Nihayetinde stratejim tuttu da. Yaşlı ve çocuklu bayanlara yer vermek dışında yolculuğumun büyük kısmını oturarak geçirmemi sağladı basit gözlemim. Ama durmadım ben. Her gün hangi durakta kaç kişi iner-kaç kişi biner, basit bir tablo yapıp defterime not almaya başladım. Sonra tarihleri soktum işin işine. Baktım ki defter tablosuyla çıkamayacağım işin içinden okulda ki bilgisayar odasına basit Excel bilgimle bir tablo oluşturdum ve disketime(yıl 2003 Usb yok, CD lüks) kaydettim sürekli. Sonuç; hangi gün o sefere kaç otobüs verilirse kimse ayakta kalmaz. Hangi duraklar birleştirilebilir ya da aralara yeni duraklar yapılırsa yolcu trafiği daha iyi yönetilir gibi efektif çözümler. Tabi şimdi ki gibi enformasyon yok. Bilgiyi ulaştıramadım kimseye ve benim kişisel gelişimim dışında hiçbir işe yaramadı.
Mesleğimize dönecek olursak İK istatistiklerini ve metriklerini ne kadar ciddiye almalı, ne kadar kullanmalıyız. İşin içinde insan varsa Sör Alex Ferguson efsane sözü her şeyi anlatıyor; “Futbol istatistikleri mini eteğe benzer. Birçok şeyi gösterir ancak asıl merak edileni göstermez”. İstatistik önemlidir. Ama her şey değildir.
Erhan ÇOBAN
Abdioğulları Plastik İnsan Kaynakları Şefi